Bandırma Şubemizin 1. Olağan Kongresi tamamlandı.

Balıkesir Bandırma’da 7 Aralık cumartesi günü yapılan kongreye, Genel Başkanımız Mustafa Türkel, Genel Sekreterimiz İbrahim Ören, Genel Mali Sekreterimiz Ali Bükülmez, Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Kemal Köse ve Genel Eğitim Sekreterimiz Engin Öz katıldı.

Kongreye şube başkanlarımızdan da Ankara 1 Nolu Şube Başkanı Ali Solmaz, Ankara Fırınları Şube Başkanı Çelebi Karakökçek, Bursa Şube Başkanı Zeki Ertürk, Bursa Mustafakemalpaşa Şube Başkanı Ertan İkizler, Bursa Karacabey Şube Başkanı Ergün Çarıkçı, Gebze Şube Başkanı Seyfullah Keskinoğlu, Eskişehir 1 Nolu Şube Başkanı Cengiz Çiçek, Eskişehir 2 Nolu Şube Başkanı Erdoğan Yörüksoy, Eskişehir 3 Nolu Şube Başkanı Yılmaz Taşpınar, İzmir 3 Nolu Şube Başkanı Latif Gökçay, İzmir 7 Nolu Şube Başkanı Ömer Atabey, İstanbul Anadolu Yakası Şube Başkanı Fikret Yılmaz, Kocaeli Şube Başkanı Ali Bostan, Tekirdağ Şube Başkanı Aytaç Göçmen, Samsun Şube Başkanı Ali Başkeser, Manisa Şube Başkanı Yavuz Uçkıran ve Rize Dosan Şube Başkanı Mustafa Yüksel katıldı. Kongreye yerel konuklardan eski Bandırma Şube Başkanımız Zeki Aydoğan, Bursa Doruk Hastaneleri Kurumsal İletişim Müdürü Kerim Kahraman, Bandırma Manşet Gazetesi’nden Zeki Karadeniz, Bandırma Sesi Gazetesi’nden Mustafa Evren, sendikamızın Turgutlu Şube Müteşebbis heyeti, Savola Baştemsilcimiz İbrahim Ökten, Cargill temsilcimiz Zafer Kayabey, KHC Turkey temsilcimiz Murat Dur katıldı.

Delegelerin önergesi ile kongreyi yönetmek üzere Divan Kurulu oluşturuldu. Divan Kurulu Başkanlığına Genel Teşkilatlanma Sekreterimiz Kemal Köse, Divan Kurulu Üyeliklerine; Genel Mali Sekreterimiz Ali Bükülmez ve Genel Eğitim Sekreterimiz Engin Öz seçildi. Divan Kurulu yerini aldıktan sonra başta Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı şehitleri olmak üzere iş kazalarında hayatını kaybeden işçilerin anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Kongre, Bandırma Şube Başkan Adayı Şefik Kayhan tarafından yapılan açılış konuşması ile başladı. Daha sonra Genel Eğitim Sekreterimiz Engin Öz, kongremize katılan misafirleri tanıttı. Misafirlerin tanıtımı sonrasında konuşma yapan Genel Başkanımız Mustafa Türkel, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durumu, bunun çalışanlara yansımalarını, toplu iş sözleşmelerine etkilerini, asgari ücret tartışmalarını değerlendirdi. Genel Başkanımız Mustafa Türkel’in konuşmasının satır başları şöyle:

Bandırma Şubesinin kuruluşu 1955. Bandırma Şube olarak değil adı ama Bandırma, Tekgıda-İş Sendikası’nın kurucuları arasındadır. Ve adı Bandırma ve Havalisi Tütün İşçileri Sendikası’dır. Ve bir şey daha söyleyeceğim, bu sendikanın genel başkanı Türkiye’nin ilk ve tek kadın genel başkanıdır. Adı Dervişe Koçoğlu ve Alparslan Türkeş Beyin de kız kardeşidir. Ve 11 dönem genel başkanlık yapıyor.

Sendikamız örgütlenme mücadelelerine yoğun bir şekilde devam ediyor. Örgütlenme çok uzun soluklu, uzun erimli bir mücadele. Bu, meyve fidanı dikmeye benziyor. Bugün diktiğiniz fidanlara birkaç yıl bakmak zorundasınız, ürün alamıyorsunuz. O birkaç yıl budayacaksınız, suyunu vereceksiniz, ilaçlamasını yapacaksınız, gerektiğinde aşılamasını yapacaksınız ve sonra ürün almaya başlayacaksınız. Ürün almaya başladığınızda da o meyvenin ömrü onlarca yıl devam ettiği sürece ve siz ondan ürün almaya devam ediyorsunuz. Tekgıda-İş Sendikası örgütlenmeyi meyve fidanı dikmek olarak görüyor ve 20 yıldır biz biraz önce söylediğim kamudan özel sektöre geçişle ilgili çok önemli ve radikal kararlar alarak bir dönüşümü sağladık. Ve biz 20 yıl önce bundan özel sektör çalışanların sendika içerisindeki oranı yüzde 10-15’ler civarında ise tahmini olarak söylüyorum. Belki yüzde 20 civarındadır ama bugün geldiğimizde tersine özel sektör çalışanlarının dışında bizim kamuda örgütlü bir üyemiz yok. Bu 20 yılda bu geçiş dönemini Tekgıda-İş Sendikası birçok dengeleri, birçok zorlukları aşarak başardı.

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR DENETİME TABİ TEK SENDİKAYIZ

2005 yılında yaptığımız kongrelerle birlikte Türkiye’de ilk defa çalışanların aidatlarını ve bir sendikayı yeminli mali müşavir denetimine soktuk biz. Ve 20 yıldır Türkiye’de yeminli mali müşavir denetimine tabi olan ilk ve tek sendikadır. Ve hala bu kuralları devam ettiren bir sendikadır. Üye ile doğrudan iletişim kurmanın önündeki bütün engelleri kaldırdık. Ve toplu iş sözleşme süreçlerinde de günün ihtiyaçlarına göre yeni politikalar geliştirildi, yeni adımlar atıldı. Ve biz tamamlayıcı sağlık sigortasından, toplu iş sözleşmelerinin yürürlük tarihlerinin 1 Ocak’a çekilmesine varana kadar, toplu iş sözleşmelerinde eğitimden örgütlenme fırsatlarına kadar her tür değişimi ve dönüşümü gerçekleştirmek için olağanüstü çaba sarf ediyoruz ekip olarak. Biz üyelerimizden gelen her talebi temsilciler, şubeler ve genel merkez yönetimi uzmanlarımızla birlikte bir filtre ederek onların günün ihtiyaçlarına göre yeniden toplu iş sözleşmesi hükmü haline gelmesini sağlayarak üyelerimizle doğrudan iletişim halinde kendimizi güncellemeyi asla ihmal etmiyoruz.

Bildiğiniz gibi asgari ücret, daha gündeme gelmeden, ekim ayında başlar asgari ücret tartışmaları. Bir kısım medya kendisine iş edinmek için, asgari ücreti sürekli gündeme taşıyarak daha asgari ücret gelmeden bir tarafların da harekete geçmesinin ve zamların peşinden yağmur gibi gelmesinin de tetikleyicisi olur. Asgari ücret toplantısının artık takvimi de belli oldu. 30 Aralık’a kadar asgari ücretin belli olması lazım. Asgari ücret tespit komisyonu toplanacak. Bu bildik periyodik süreç işleyecek. Ancak sizinle bir şey paylaşmak istiyorum. İşçi temsilcilerinin başkanı olarak uzun süre asgari ücret tespit komisyonlarında görev yapan biri olarak söylüyorum, asgari ücret tespit komisyonunun hele hele bugünün Türkiye’sinde, bugünün siyasi yapısında ve yönetim biçimi içerisinde hiçbir anlamı yoktur. Asıl belirleyici olan, geçmişte Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan’dı, şimdi de Sayın Cumhurbaşkanımız. Komisyon ne konuşursa konuşsun, kamuoyu ne söylerse söylesin ya da Mehmet Şimşek ne söylerse söylesin.

AÇLIĞA MAHKUM ETMEYE ÇALIŞIYORLAR

Günlerdir aslında kamuoyunda medya aracılığıyla yapılmak istenen de insanları bir şeylere razı etmek. Şimdi geçtiğimiz günlerde hükümet yanlısı MÜSİAD tarafından biliyorsunuz bir açıklama yapıldı ve dendi ki asgari ücret zammı %25’i geçmemeli. Bunun üzerinden tartışma başladı. Şimdi medya % 30 mu olsun, %35 mi olsun konuşuyor. Asgari ücretin enflasyonun altında bir artışını konuşur hale getirdiler şimdi. Peki enflasyon kaç bu ülkede? Yüzde 46’lar civarında. Yılsonu ihtimal öyle bağlayacak. Şimdi enflasyon %45 ama %25’i konuşuyoruz ya da %30’u konuşuyoruz. Orada “Biz öngörülen enflasyona göre asgari ücretin belirlenmesini istiyoruz” diyorlar. “Böyle de olmalı” diyorlar. Yani bize ölümü gösteriyorlar. Peki asgari ücret bugüne kadar öngörülen enflasyona göre artsaydı ne olacaktı? Sizinle bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. 2019 yılında asgari ücret 2.558 TL. Eğer öngörülen enflasyona göre artmış olsaydı, 2024 yılında asgari ücret 4.186 lira olacaktı. Şimdi 20 bin lira. Çünkü hiçbir zaman hükümet, öngördüğü enflasyonu tutturamadı. Öyle değil mi? Şimdi önümüzdeki sene içinde %25 diyor. Onu tutturacağını da bilmiyoruz ama biz çalışanlar, yoksullar, asgari ücretle hayatını idam ettirmek zorunda olanlar, 12 ay boyunca onların belirlediği rakamda açlık altında perişanlık çekerek adeta sürünerek köle yaşamı sürdürmeye mahkum edilmeye çalışılıyor. Şimdi buradaki asıl soru şu: Çalışanlar, yani bu ülkede yaklaşık sayısı 16 milyon civarında olan çalışanlar toplamda emeklilerle birlikte ücretiyle çalışan kayıt dışıyla da toplama baktığınızda 25-30 milyon civarında insan asgari ücretten etkilenecek ve bu insanlar açlığa mahkum etmeye çalışıyorlar.

80’li yıllarda 14 tane çeyrek altın alan asgari ücretli, 2000’li yıllara geldiğinde yani AKP iktidara geldiğinde 11 tane çeyrek altın alan alabilen asgari ücretli, bugün 3 tane çeyrek altın alabilir hale düşmüştür. Bunu konfederasyonlara ya da sendikalara bağlamak, işçi sendikalarını yargılamak haksızlıktır. Çalışanlar ya da Türkiye’de kimileri iktidara laf söylemeye korkanlar, AKP iktidarına laf söylemeye korkanlar, bunun sorumlusu olarak işçi sendikalarını ve işçileri gösteriyorlar. Bunu şiddetle reddediyoruz. Asıl sorumlusu bu ülkeyi bu duruma getiren ve bu ülkeyi tek başına 22 yıldır yöneten AKP iktidarıdır. Görmek gerekiyor.

Şimdi oynanmak istenen oyun şu: Asgari ücretin 22 bin-23 bin lirayı konuşulduğu yerde MÜSİAD’ın ya da kimi iş dünyasının konuştuğu yerde Tayyip Bey çıkacak? Pazarlıklar başlayacak, oturacaklar birileriyle, konuşacaklar kapalı kapılar arkasında. Basın, kamuoyu oluşturmak için bir şeyleri pompalamaya başlayacak. Ve sonra bir gün gelecek Tayyip Erdoğan işçi ve işveren temsilcilerini yanına alarak televizyonların karşısına geçecek. “Ben 10 puan daha verdim, hayırlı uğurlu olsun” diyecek. Millet, “Cumhurbaşkanı yine yaptı yapacağını” diyecek.

ÜCRETLERİMİZİ, ASGARİ ÜCRET TEHDİDİDEN KURTARDIK

Hepiniz hatırlarsınız, asgari ücretin yılda iki kere belirlenmesiyle birlikte bizim toplu iş sözleşmelerimiz yıllık olduğu için asgari ücret geldi, hepimizi asgari ücret kotasına soktu. Üyelerimizin %70’i, %80’i bir evvelki toplu iş sözleşmesi öncesinde, yani 2022 yıllarında filan artık asgari ücret baskısı aldı. 2023’ün sonuna kadar işyerlerimizin %80’i asgari ücret dolaylarında ücret alıyordu ki 2024 toplu iş sözleşmesi görüşmelerine oturduğumuzda bizim elimizdeki veriler, istatistiklerimiz, çalışanlarımızın ya da işletmelerimizin ortalama ücretleri 20-22 bin civarındaydı. Asgari ücretin 20 bin lira olduğu yerde. Biz Başkanlar Kurulumuzu, örgütümüzün ilgili kademeleri filan bunların nasıl bir çözüme kavuşturularak aşılabileceği konusunda o 2023 yılında sizlerden gelen tepkilerle biz bir çözüm arayışı içerisinde olduk. Ve biz bir şey üretmek zorundayız sendika olarak dedik. Ürettiğimiz şey, birincisi asgari ücrete bağlı katsayılı toplu iş sözleşmesi düzenine geçelim, ikincisi de bunu altışar aylığa dönüştürelim. Biz öyle bir toplu iş sözleşmesi yapalım ki o toplu iş sözleşmesi asgari ücret tehdidinden çıksın. Yani asgari ücret kaç olursa olsun bizim toplu iş sözleşmemizde o oranda asgari ücrete bağlı olarak ileri gitsin. Asgari ücrete bağlı öyle bir oran yakalayalım ki bu ortalama ücret olarak biz de ideal olan 2,5 kat sayı. Yani asgari ücret, brüt 20 bin lira ise bizim ulaşmamız gereken, o işyerindeki ortalama ücret 50 bin lira olmalı. Şimdi önümüzdeki günlerde asgari ücretin brütü 30 bin lira olacaksa bizim ortalamada her işyerinde ulaşmamız gereken ideal brüt 75 bin lira olmalı. Bunu Başkanlar Kurulumuzda organlarımızla tartışarak bunu toplu iş sözleşmesi tekliflerimize adını koyarak 2024 yılına girdik. Ve şimdi Türkiye’de asgari ücret kaç lira olursa olsun, bizim çalışan arkadaşlarımızın, üyelerimizin hiçbirisi asgari ücretin altına inme ya da asgari ücret tehdit altına girme gibi bir riski taşımaz hale getirdik. Bunu Türkiye’de ilk defa yapan Tekgıda-İş Sendikası’dır. Ve bugün işyerlerimizde biz asgari ücret kaç lira olacak, bizim ücretlerimizi asgari ücret eritecek mi endişesi yaşamayan tek sendikayız.

Genel Başkanımız Mustafa Türkel’in konuşmasının ardından delegeler sandık başına gitti.