YETTİ BE YA!
Sendikal Güç Birliği Platformunun çağrısıyla alana çıkan on binden fazla işçi taşeronluk sistemini lanetledi.
LÜLEBURGAZ’da yapılan mitinge katılan işçi ve emekçiler AKP iktidarı boyunca bir çığ gibi büyüyen taşeron işçiliğe, güvencesizliğe ve kuralsızlığa karşı ‘Artık yeter be ya" dedi. AKP iktidarı boyunca 300 bin olan taşeron işçisi sayısının 1.5 milyona çıktığı belirtilen mitingde, AKP Hükümeti ‘taşeron şampiyonu’ ilan edildi.
AKP’DEN DOST OLUR MU?
MİTİNGDE konuşan Bilal Çetintaş hükümete yakın duran sendikacılara şu soruları yöneltti: Grev hakkını kullandırtmayan, THY çalışanlarını işten atan, taşeronluğu yaygınlaştıran, sendikalı olanların işten atılmasına göz yuman, evine tabutta dönen işçi için ‘güzel öldüler’ diyebilen bir iktidar işçi dostu olabilir mi?
MECLİS DE TAŞERONCU!
İSTANBUL Milletvekili Levent Tüzel’in soru önergesine verilen cevap TBMM’nin de taşeroncu olduğunu ortaya çıkardı. Meclisin yemek, temizlik, hamaliye, yapırestorasyon, park-bahçe düzenleme ve daha pek çok temel işleri taşeronda.
Sendikal Güç Birliği Platformu’nun (SGBP), güvencesizliğe, kuralsızlığa ve taşerona karşı Trakya’da düzenlediği bölge mitinginde hükümetin uyguladığı politikalar protesto edildi. Hükümet Konağı’nda toplanan işçi ve emekçiler Kongre Meydanına yürüdü. “Taşerona hayır”, “Güvenceli iş güvenli gelecek”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atan işçi ve emekçiler taşıdıkları dövizlerle de taşeron çalışmasının son bulmasını istedi. Sendikal Güç Birliği Platformu’na bağlı sendikaların yanı sıra Yol-İş İstanbul 1 Nolu Şube, GMİS, Şeker-İş, DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş, Genel-İş, Dev Sağlık-İş, DİSK /Tekstil, KESK’e bağlı sendikalar, Tüm Köy-Sen, EMEP, BDP, SDP,ÖDP, TKP, TKP 1920, İP ve CHP mitinge katıldı.
Lüleburgaz halkı mitinge büyük ilgisi gösterdi. Sokaklara dökülen ilçe halkı kortejleri ilgiyle izlerken, zaman zaman sloganlara, alkışlarla işçi ve emekçileri desteklediler. Uzun yürüyüşün Kongre Meydanı’nda sonlanmasının ardından ise konuşmalara geçildi.
AKP PATRONLAR NE DERSE YAPIYOR
Mitingde konuşan Sendikal Güç Birliği Platformu Dönem Sözcüsü ve Kristal-İş Sendikası Genel Başkanı Bilal Çetintaş, yüzyıla yakın cumhuriyet tarihinde işçiyi, emekçiyi bu kadar ayaklar altına alan bir hükümetin görülmediğini söyledi.
Hükümetin ne toplumu ne de emekçileri dinlemediğini belirten Çetintaş, “Kulaklarını tıkamış, gözü kara bir biçimde sermayenin istediklerini yapıyor. Patronlar, kıdem tazminatı sırtımıza yük diyor. Hükümet onları bu yükten kurtarmak için hazırlık yapıyor. Patronlar asgari ücretten şikâyet ediyor. Hükümet bölgesel asgari ücret yoluyla asgari ücreti daha da düşürmek için hazırlık yapıyor. Patronlar işçileri daha da çok sömürebilmek için taşeronluğu yaygınlaştırmak istiyor. AKP Türkiye’yi bir taşeron cumhuriyetine çevirmek için hazırlık yapıyor. 2023’te cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye’yi bir taşeron cumhuriyeti yapmak için kolları sıvadılar. Planları hazır, adını bile koydular. Adına Ulusal İstihdam Stratejisi diyorlar. Kiralık işçiliği getiriyorlar. Amele pazarlarını yeniden canlandıracaklar. Kiralık işçilik ile iş hukukunun, işçi haklarının ve sendikal örgütlenmenin köküne kibrit suyu ekecekler” diye konuştu.
TAŞERON ŞAMPİYONU DEVLET
Güvencesiz ve taşeron çalışma biçimlerinin kanser gibi ülkenin dört bir yanına yayıldığını aktaran Çetintaş, güvencesiz ve taşeron çalışmanın şampiyonunun devlet olduğunu, AKP iktidara geldiğinde 300 bin taşeron işçi varken şimdi bu sayının 1.5 milyona yükseldiğini söyledi.
İş yasalarında çalışanları koruyan maddelerin “esneklik şart” denilerek ortadan kaldırıldığını ifade eden Çetintaş, patronların ‘sendikalar elimizi kolumuzu bağlıyor. Onlar olmasa her şey daha güzel olacak’ sözlerini emir kabul ederek, sendikaları güçsüzleştirmeye, sendikal hakların kullanımını engellemeye çalıştığını kaydetti, AKP’nin Kasım ayında sendikalaşmaya büyük bir darbe vurduğuna dikkat çeken Çetintaş, “Daha bir kaç ay önce yaptıkları yeni sendikalar yasası ile işçilerin yarısının sendikal güvencesini ellerinden aldılar. AKP, grev yasakları, grev ertelemeleri ile grev hakkını ortadan kaldırıp, işçileri sermaye karşısında silahsız bırakıyor. Sendika istatistikleri açıklandı. Sendikalaşma oranı yüzde 9 çıktı. Sendikalaşma dibe vurmuş durumda. Türkiye’nin dünyanın 15. büyük ekonomisi olmasıyla övünenler bununla da övünseler ya” diye konuştu.
AKP İŞÇİ DOSTU MU?
AKP’nin sendikal özgürlükleri genişletme vaadinde bulunduğunu ancak tam tersini yaptığını söyleyen Çetintaş konuşmasına şöyle devam etti, “AKP kısmi sendikal güvencelere de tırpan attı. Ama onlara sorarsanız onlar, çalışanın, emekçinin dostu! Şimdi sorarım size: Milyonlarca çalışanın en önemli kazanımı kıdem tazminatına göz diken AKP işçi dostumu? Grev yasaklarını koruyan, grev hakkını kullandırtmayan AKP işçi dostu mu? Alicengiz oyunlarıyla getirdiği grev yasağı karşısında grev hakkını savunan THY çalışanlarını işten atan Hükümet işçi dostu mu? Çalışana vahşi kapitalizm koşularında çalışma dayatan, taşeronluğu, güvencesizliği yaygınlaştıran AKP işçi dostu mu? Kuzu deride, DHL’de ve daha onlarca yerde sadece sendika üyesi oldukları için işçiler işten atılıyor. Buna göz yuman, işçiyi atan işverenin arkasında duran hükümet işçi dostu mu? Hakkını arayan işçinin üstüne biber gazı sıkan, coplatan iktidar işçi dostu mu? Tabut içinde evine dönen işçi için güzel öldüler diyenler işçi dostu mu? Madenlerde ölümüne çalıştırdıkları emekçilerin ardından ölmek mesleğin özelliğinde var diyenler işçi dostu mu? Evet dostlar, AKP’den işçiye dost olmaz.
AKP’ye dost muamelesi yapanlar ya sendikacılığın ne anlama geldiğini bilmiyorlar ya da ne yaptıkları. Buradan AKP ile iyi geçinerek durumu kurtaracaklarını sanan sendikacılara sesleniyorum. Boşa kürek çekiyorsunuz. Burada, bu meydanda olmalıydınız.”
YETTİ ARTIK AYAĞA KALKIYORUZ
Gönüllerinin bu mitingi Türk-İş’in yapmasından, bütün sendikaların katılmasından yana olduğunu, bunun içinde çaba sarf ettiklerini söyleyen Çetintaş, “Türk-İş’i göreve çağırdık. Ama Türk-İş’in değil eylem yapmak yönetim kurulu toplantısı yapmaya bile mecali kalmamış durumda. Çağrımıza cevap bile vermediler. Bazıları ise sendikacılığı çoktan unutmuş, onlar hükümetin işçi bürosu gibi çalışıyorlar. Ama onlar gelse de gelmese de biz buradayız.
Sendikal Güç Birliği Platformu ve onun çağrısına kulak veren işçi ve kamu çalışanları sendikaları, siyasi partilerimiz, emek örgütleri, toplumsal örgütler ve artık yeter diyen insanlar bu meydanda. Artık yeter diyoruz, susmayacağız, yetti artık dizlerimizin üzerinde durmayacağız, ayağa kalkıyoruz” dedi.
Sendikal Güç Birliği Platformunun gücünü diğer emek örgütlerinin ve sendikaların gücüne katarak yoluna devam edeceğini belirten Çetintaş, “Trakya’da yola çıktık. Bu gidişe dur demek için, ekmek, barış ve özgürlük için yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu.
EŞDEĞERDE İŞE EŞİT ÜCRET
SGBP Kadın Koordinasyonu adına konuşan Neslihan Taşoluk Başbakanın 8 mart 2013 tarihinde yaptığı açıklamasında analar başımızın tacıdır sözünden sonra biz esnek çalışma saatleriyle anneliği rahatlatacak çalışma hazırlıyoruz demişti. Temel göreviniz annelik ve ev kadınlığı biz de sizlere bu görevi aksatmayacak işler temin edeceğiz diyorlar. Esnekleşme için kadın işgücü, kadın istihdamı için esneklik genel kabul gören politika haline geldi. Esnek çalışma kadınlar açısından düşük ücret, sosyal güvenlik hizmetlerinden yararlanamama, geç emeklilik veya hiç emeklilik olma haline geliyor. SGBP Kadın Koordinasyonu olarak tüm kadınlar için, sürekli, güvenceli, insan onuruna yaraşır bir iş, eşdeğerde işe eşit ücret ve kadın sayısına bakmaksızın her işyerinde kreş istiyoruz. Buradan üst örgütümüz Türk-İş’e de sesleniyoruz. 8 Martlarda “Kadınlar esnek çalışıyorlar, ev işlerini de onlar yapılyor” demekle kadın politikası olmaz. Kadın komusyonu olmayan bir konfederasyon olma halinizi daha nereye kadar sürdürceksiniz?