ZİNCİRLERİNDEN BAŞKA KAYBEDECEK NEYİN VAR?
Türk futbolcusunun yapısal özelliğidir; yazmaz, çizmez, okumaz, araştırmaz, örgütlenme denildiğinde arkasına bakmadan kaçar. Onun içindir ki, sömürünün en acımazı futbolda yaşanmaktadır.
Futbol yaşamının doruk noktasındayken, Galatasaray ve Ulusal takımın değişmez oyuncularından biri olduğu günlerde, futbolculann örgütlenmesi gerektiğine ilişkin söylemleri yüzünden alaşağı edilen Metin Kurt’un kemikleri sızlıyordur büyük olasılıkla.
Biz, her ne kadar "değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" şeklinde özetlenen diyalektik yasaya gönülden inansak da, futbolcuların kolay kolay değişmediklerini Çetin Susan’ın yazı dizi tekrar ortaya koydu.
35 yıl futbol emekçilerinin birleşmesi için mücadele eden, bu uğurda yaşamını veren Metin Kurt’un yanında sadece Eser Özaltındere bulundu. Bunu söylerken büyük takımlar düzeyinde üne kavuşmuş popüler futbolculara vurgu yapmak istiyorum. Yakın tarihimize gelince de Kemalettin Şentürk adından başka biri belleklerimizde yer etmedi. Çünkü Türk futbolcusuna "örgütlenmek" ve "sendika" denildiğinde "solculuk" anlamında birtakım yargıları gündeme getirirler.
Futbolcular da bundan korkar, ilerideki futbol yaşamını olumsuz etkileyeceğini düşünürler. Oysa örgütlenmenin, sendikalı olmanın sağcılıkla solculukla ne alakası var. Günümüzün çağdaş toplumlarında her alanda olduğu gibi sporda da sendikalaşma vardır. Bizim futbolcularımız ürkek ve kırılgandırlar. Onlar bir dava uğruna mücadele etmenin hem kendilerini hem de toplumu geliştireceğini bilmezler.
Onlar en büyük davanın şampiyonluk olduğunu zannederler. Oysa şampiyonluk futbol emekçilerinin daha iyi bir konuma gelmeleri, futbol uğraş dalında (meslek) birbirlerine daha sıkı ve örgütlü çalışmaları için bir araçtır. Büyük takımlarda defalarca şampiyonluklar edinen Fatih Terim ve Mustafa Denizli’nin sendika konusunda bir tek sözcük söylememeleri ilginç değil mi?
Hadi futbolcular genç ve gelecek endişesi taşıyor diyelim. Fatih ve Mustafa hocalar neden korkar? Üstelik Metin Kurt’un dönem arkadaşlarıdırlar… Futbolcunun dünyası dardır ama kendilerine nereden zarar geleceğini bilecek denli uyanıktırlar. Zaten yıllarca kendilerini baskı altına alan yöneticiler karşısında akla dayalı bir mücadele yöntemini değil de, nereden ne koparırım uyanıklığı anlamında bir davranış şekli geliştirmişlerdir.
Zamanında bir anket yapmak istemiştim. O günlerde teknik adamlığı bırakıp gazeteciliğe başlamıştım. Bugün artık bazıları ünlü teknik direktör olan o günlerin üç büyüklerde oynayan futbolcularının kökenine ilişkin küçük bir anket formu hazırlamıştım. Bire bir konuştuğumda hepsi olumlu yaklaşmışlardı. Ne var ki, dağıttığım formun biri bile doldurulup bana ulaştırılamadı. Eminim ki, "adam sen de, neyime lazım, ne olur ne olmaz" şeklinde düşünmüştürler.
Türk futbolcusunun yapısal özelliğidir; yazmaz, çizmez, okumaz, araştırmaz, örgütlenme denildiğinde arkasına bakmadan kaçar. Onun içindir ki, sömürünün en acımazı futbolda yaşanmaktadır.
Siz Türk futbolcusunun para kazandığını mı sanıyorsunuz? Türk futbolu şişirilmiş bir balondur. Türkiye’de, son yıllarda önüne gelene lisans çıkartılarak lisanslı futbolcu sayısı 500 bine çıkartılabildi. Bunların içinde kaçının para kazandığını düşünüyorsunuz. Bırakın transfer parasını kaçı aylık çalışma bedelini alabiliyor?
Geçenlerde Sneijder’in Galatasaray’a gelmesinin karşılığı olan transfer bedelinin 6 Süper Lig takımını satın alabileceğine ilişkin haber medyada yer buldu. Bu altı takımın futbolculannın paralarını tam olarak alabildiklerini hiç sanmıyorum?
Alt liglerde parasını alan kaç futbolcu biliyorsunuz? Evine ekmek götüremeyen profesyonel futbolcular biliyorum, üstelik bunların sayısı binlercedir. Meslek olarak görülmeyen örgütsüz, içinde var olanların bilinçsiz olduğu bir iş kolunun emekçileri gerçeği görmedikçe verilen çabanın gereksiz olduğunu söylemeye dilim varmasa da, köprünün altından çok suyun geçmesi gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuz açıktır.
Büyük takımlarda oynayan futbolcuların korkusunu anlayabilirim. Kaybedeceği şeyler olabilir. Peki, Hakkarisporlu futbolcu neden konuşmaz sendika hakkında. Ayaklarındaki zincirden başka kaybedecek neyin var kardeşim!